Sindirim sisteminin en önemli fonksiyonlarından birisi lokmanın ağızdan alınarak yutulması ve mideye kadar ulaştırılması işlemidir.düşünecek olursak kendi isteğimiz ile başlattığımız ve ağzımıza aldığımız bir lokmayı boğazımıza kadar getirirken kontrol bizdedir. Karışık bir mekanizmalar gurubu ile yürütülen bu işlem lokma yemek borusuna girdikten sonra artık kendi isteğimiz ile kontrol edebildiğimiz safhadan çıkar. Çıkışa ,makata gelinceye kadar artık sindirim sisteminin işleyişi doğrultusunda hareket eder. Yutma fonksiyonunu kısaca bu şekilde özetlersek yutma güçlüğü dediğimiz zaman lokmanın alınmasının hangi aşamasında güçlük ile karşılaşıldığının belirlenmesi de son derece önem taşır.
Lokmanın istemli yutulması aşamasında yaşanan yutma güçlükleri pek çok fraklı sebebe bağlı olabilir. Bu aşamadaki sorunların kulak-burun-boğaz uzmanlığı,nöroloji uzmanlığı tarafından değerlendirilmesi daha ön planda yer alır. Yemek borusundan aşağı lokma inerken yaşanan zorluklar ise doğal olarak sindirim sistemi yani gastroenteroloji uzmanlığını ilgilendirir. Yutulan lokmanın takılması yutma güçlüğü olarak tanımlanabilir. Yutulan lokmanın takılması,aşağıya ilerlememesi, bazen su ile ittirilmesi ,lokmanın geri gelmesi, ağızdan çıkması veya tekrar yutulmaya çalışılması gibi yakınmalar tümü ile yutma güçlüğü olarak tanımlanabilir.
Yukarıda saydığımız bu yakınmalar pek çok sebepler ile karşımıza çıkabilir. Sık olarak karşımıza çıkan ve sayabileceğimiz sebepler içinde yemek borusunun daralmasına sebep olan kanserler,halkalar,reflü,yemek borusunun motor bozuklukları, iltihaplanmalar, yutulan bazı yabancı cisimler, bazı ilaçlar, içilen zararlı maddelerin yaptığı hasarlar yer almaktadır. Bu sebeplerin her biri kendi başına önem taşımaktadır. Unutmamız gereken önemli bir nokta yutma güçlüğü acil olarak değerlendirilmesi gereken bir yakınmadır. Bizim için alarm niteliğinde bir yakınmadır. Bu yakınma bir iki kez yaşanıp geçiyor ve arada bir yineliyor ise önemi ona göredir.,giderek artan bir şiddette devam ediyorsa doğal olarak önemi daha fazladır. Esas olan bu yakınmanın birkaç ay hasta tarafından izlenerek doktora gidilmekten ziyade daha kısa zamanda doktora başvurulmasının gereğidir.
Yabancı cisim alımı dediğimiz olgular daha çok çocuklardır. Bizler farkında olmadan ellerine geçirdikleri yutabilecekleri pek çok cismi yutabilirler. Zeka özürlü olan erişkinlerde yine bakıcıları farkında olmadan pek çok cismi yanlışlıkla yutabilirler ve bu takılan cisimler yutma problemleri ortaya çıkarırlar. Bazı zamanlarda ise kaza sonu takma dişini, saatini, toplu iğneyi ve saymayı unuttuğumuz pek çok cismi yutanlar ile karşılaşabiliriz. Sorun ne yutulduğu bilinmiyorsa bunları tanımak için yapacağımız girişimler yemek borusunun delinmesi gibi önemli riskler taşırlar. ,tespit edildikten sonra bazen endoskopi ile bazen de cerrahi olarak çıkarılmaları söz konusu olabilir. Bu işlemlerin ise hastanede anestezi altında uygun teçhizat ile birlikte yapılması uygundur.
Yemek borusunda özellikle orta bölümde yerleşen ve halka tarzında daraltan oluşumlardan bahsedelim. Bu oluşumlar özellikle kansızlığı olan ve toprak yiyen kişilerde gelişen bir oluşumdur. Bazen de toprak söz yem konusu olmaksızın kansızlığı (demir eksikliği ) olan kadın hastalarda sıklıkla karşımıza çıkar. Bu oluşumlar radyolojik tetkiklerde veya endoskopide görülürler. Genişletme yöntemi ile düzeltilirler, operasyona gerek göstermezler. Önemli olan özellikleri ise darlık giderildikten sonra yemek borusu kanserlerine sebep olma olasılıkları nedeni ile yıllık takiplerinin yapılmaları gereklidir.
Şeker hastaları veya böbrek yetemezlikli hastalarda ,vücudun bağışıklık sistemlerinin zayıfladığı durumlarda mantar enfeksiyonları yemek borusunu kaplayarak yutma güçlüğüne ve bulantı kusmaya sebep olurlar. Bu durumda hastanın hastaneye yatarak tedavileri gereklidir.
Yemek borusu kanserlerini ise önümüzdeki hafta anlatmayı daha uygun buluyorum.
E-posta ile gelen sorularımız yanıtlayalım.
S.P: Hepatit konusunu ne zaman anlatacağımız soruyor. Bu konuda 3-4 hafta sonra yazmayı düşünüyorum. Gebelerde hepatit hastalığı ile ilgili ayrıntılı bilgi istiyor. E- posta adresine gönderiyorum.
KOROZİV MADDE ALIMI VE SİNDİRİM SİSTEMİ YARALANMALARI -1-
Bu haftaki yazımızda koroziv madde alımından bahsetmek istiyorum. Koroziv madde her türlü asidik ve alkali reaksiyonda olan ve sindirim sistemine zararlı olan maddeler olarak belirtebiliriz. Asidik koroziv maddelere örnek olarak tuvalet ve lavabo temizliğinde kullanılan tuz ruhu ve porçözü verebiliriz. Her türlü pil ve atıkları, çamaşır suyu, klorak, lavabo temizleyiciler, çeşitli ortamları ve havuzların temizlik malzemeleri çoğunlukla alkali tabiattadırlar. Bu maddelerin kaza ile veya intihar amacı ile alımları sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
Bu maddeler günlük kullanımda nerdeyse her ev, büro, okul gibi insan yaşamının olduğu yerlerde özellikle temizlik alanında kullanılmaktadır. Bu kullanımdaki saklandıkları kaplar, şişeler kendi özel saklama kapları veya depolandıkları diğer malzemelerden yanlışlıkla alınabilmektedirler. Ne yazık ki bu olgulara çocukluk çağında daha fazla rastlıyoruz. Anne ve babalar bu koroziv maddeleri uygun şekilde saklamazlar ise çocuklar tarafından yanlışlıkla alınabilmektedirler. Çocuklar ebeveynlerinin sorumluluğu ve kontrolü altında olmalıdırlar. Kendileri için zararlı olabilecek pek çok konudan habersizdirler. Anne ve babaların çocuklarını bu tehlikeli olaylara karşı uyarmak ve bu uyarılara rağmen olayların gelişmesini önleyecek tedbirleri almakla sorumludurlar. Hukuki sorumluluk bu olaylarda son derece önemli olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tip bir olgu hastaneye başvurusunda adli olay olarak kabul edilmektedir. Mutlaka polis kaydı alınarak adli makamların konudan haberdar edilmeleri sağlanmaktadır. Anne ve babaların böyle bir olay ile karşılaşmamaları için çocuklarının bu tür maddelere maruz kalmaması için gerekli olan tüm önlemleri almaları gerektiğini altını çizerek belirtmek istiyorum.
Bu maddelerin alımlarında hangisi daha zararlıdır dersek asidik olanlar daha zararlıdır tahmininde bulunan pek çok okuyucumuz olacağını tahmin ediyorum. Gerçekte ise tersine alkali maddelerin alımı sindirim sistemi için daha zararlıdır. Asidik maddelerin kokusundan ve tadlarından farkına varılarak kaza ile alımları süratle durdurulabilir. Kişi yanlışlıkla bu maddeyi alırken alımı durdurarak tüketebilir ve kısıtlı olarak bu maddeye maruz kalır. Bu sayede ise madde sindirim sistemine daha az mikatrda zarar verir. Ayrıca asidik maddelerin özelliği olarak sindirim sistemine özellikle yemek borusuna temas ettiğinde üstte bir tabaka oluşarak (nekroz dediğimiz ölü bir kabuklaşma diyebileceğimiz bir tabaka) asidik maddelerin daha alt katlara ulaşmasını engellemektedir. Bu sayede zarar daha az kapsamda oluşmaktadır. Alkali maddeler de ise genellikle kokusuz olmaları nedeni ile içilmeleri sırasında fark edilmezler ve fazla miktarda içildikten sonra içen kişi tarafından anlaşılarak içilmeleri sonlandırılır. Sonuçta daha fazla miktarda koroziv madde kişi tarafından alınmış olur. Vereceği doku hasarı ise ne yazık ki daha fazla olur. Piyasada satılan tüm alkali maddelere bu nedenle fark edilebilsinler diyerek koku ilave etme zorunluluğu vardır. Marketten satın alınan tüm alkali maddelerin kokuları ilave edildiği için kullanımlarında fark edilirler. Yanlışlıkla içilmelerine bu şekilde büyük ölçüde engel olunabilir. Çocuklar ise bu maddeleri içerken kokulu olup olmadıklarını pek fark edemezler. Kural dışı üretilen yani kaçak koşullarda imal edilen markasız ve TSE damgalı olmayan ürünler,ne yazık ki mahalle aralarında litre hesabı ile kişilerin getirdikleri kola, meyva suyu veya niteliksiz şişelere, evde kullanılan su şişeleri benzerlerine doldurulan koroziv maddeler daha ucuz oldukları için rağbet görmektedirler. Temizlik için kullanılan bu maddelerin bulunduğu şişeler kişiler tarafından fark edilmeyip bazen buzdolabına dahi konmakta bazen da direkt olarak su sanılarak içilmektedirler. Belediyeler mutlaka bu ürünlerin satılmasına engel olmalı ve izin vermemelidir. Bu üretimi yapan kişilerin çalışmalarını mutlaka engellemelidirler. En büyük görev ise vatandaşlarımızın ucuzluğuna bakarak bu ürünleri almamaları gerekliliğidir. Bu tür maddeler yanlışlıkla içen erişkin yaştaki hastalar nerede ise ayda 2-3 kişi bazen 4-5 olgu olacak şekilde acil servisimize başvurmaktadırlar. Her olgunun aldığı maddeye aldığı miktara göre ortaya çıkan sorunlar değişmektedir. Bazen bu olayalar hayatı tehdit etmekte bazen da yaşam boyu sorunlara yol açabilecek problemler ortaya çıkarmaktadır. Toplumsal sağlık sorunu olarak hala önemini koruyan bu problemin tüm bireyler tarafından dikkate alınarak çözümlenmesi gereklidir. Bu sorunun tıbbi yönlerini ise gelecek hafta tartışalım diye düşünüyorum. Bu satırlara kadar konunun daha çok sosyal boyutunu tartışabildik. Tıbbi yönü de bir bu kadar bilgi aktarımı gerektireceği için önümüzdeki hafta sizleri aydınlatmaya çalışacağım.
KOROZİV MADDELER VE SİNDİRİM SİSTEMİ YARALANMALARI-2-
Geçen haftaki yazımızda koroziv maddelerin neler olduklarını ve alınmaları durumunda ne tür zararlar verebileceklerini ayrıntılı olarak açıklamaya çalışmıştım. Bu maddelerin alımlarını takiben hemen etkilerini ortadan kaldıracak bir madde alımı genelde tercih edilmemektedir. Örneğin asit karakterde bir madde ağızdan alımından en çok 5 dakika içerisinde onun etkisini ortadan kaldıracak yoğurt gibi süt gibi bir gıda alınabilir. Bu tür bir gıda daha geç bir devrede alınırsa bir faydası olmayacaktır. Bunun yanı sıra asidik bir maddenin alınmasında antasid dediğimiz talcid veya rennie süspansiyonların içirilmesi kısmen işe yarayabilir. Fazla miktarda alınır ve kişinin midesinin bulanmasına sebep olur kusmaya yol açarsa o zaman içilen asid karakterdeki koroziv maddenin yemek borusuna ve ağızla tekrar temas etmesine sebep olacağı için daha büyük sorunların ortaya çıkmasına sebep olabilir. Bu nedenlerle koroziv madde alan bir kimsenin kesinlikle kusturulmamasını öneririz. Zarar veren maddenin kusma sırasında gerisin geriye gelerek daha önce geçmiş olduğu yerleri bir kez daha hasar vermesine izin verilmemesi gerektiğini belirtiriz. Alkali karakterde bir maddenin örneğin çamaşır suyunun alınması durumunda ise bunu nötralize edecek etkisini ortadan kaldıracak bir maddenin hemen içilmesi söz konusu değildir.
Koroziv maddeleri alındığı ilk saniyelerde veya dakikalarda koroziv maddenin soluk borusuna kaçması durumunda soluk borusunun aniden ödem ile tıkanması ve kapanması söz konusu olabilir. Bu durum son derece tehlikelidir. Bu durumda acil müdahale yapabilecek eğitimi almış kişilerin müdahale etmeleri uygundur. Nefes almanın sağlanabilmesi için acil müdahale gereklidir. Eğer hastanın acil servise başvurusu sırasında bu tarzda soluk alamama gerçekleşirse nefes almanın sağlanabilmesi için ilaç veya soluk borusuna tüp takılması işlemleri gerçekleştirilir.
Koroziv maddenin alımındaki ilk dakikalarda karşılaşılan yukarıda saydığımız durumlar yok ise kişilerin sağlık kuruluşlarına başvurmamaları son derece hatalı olur. Ne oranda içilirse içilsin her türlü koroziv madde erken veya geç dönemdeki etkiler ile zararlara sebep olacağı için mutlaka doktora başvurulması gereklidir. İntihar amacı ile madde alımı söz konusu ise intihar girişiminde bulunan kişi içtiği maddenin cinsini doğru söylemeyebileceği gibi içtiği miktarı da salkıyabilir. Bu nedenler ile mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. İntihar girişiminde bulunan kişi bir süre sonra girişimin aynı veya başka bir yöntem ile yineleyebileceği için gözlem altına alınması gereklidir. Adli bir olay olması nedeni ile konu mutlaka hastane koşullarında değerlendirilmelidir.Hastalar doktorların gerekli gördüğü sürelerde gözlem altında tutulmalıdırlar.
Koroziv maddelerin alınması sonrası zararlarını daha aşağı seviyelerde yemek borusunda gösterebilirler. Hasara göre değişmek üzere yemek borusunu delebilirler,ülser oluşturup kanatabilirler. Yüzeysel yaralanma yapıp içimden 3-4 hafta sonra hasarlı bölgede darlıkları oluşturabilirler. Bu darlıklar bizim buji dediğimiz cihazlar ile genişletilip açılabilen darlıklar olabileceği gibi uzun bir mesafeyi kapsayarak yalnızca ameliyatlar ile açılmak zorunda kalınan darlıklar olabilirler. Küçük yaştaki çocuklarda sıklıkla ortaya çıkılan darlıklarda yemek borsunun ameliyatlarında çocuğun bağırsağından yemek borusu yapılması gibi son derece büyük ameliyatlar gereksinim ortaya çıkabilir.
Koroziv madde bazen de yemek borusuna az zarar vererek daha aşağıya mideye geçmektedir. Midenin delinmesine, kanamaya veya mide çıkışının daralmasına sebep olabilir. Bu durumlarda yine operasyonlar gerekli olabilecektir.
Her ay en az 2-3 koroziv madde alımı ile karşılaşmak bizleri son derece üzmektedir. Kalıcı hasarların ortaya çıkması ileride yemek borusu kanseri ile karşılaşma riskinin artması veya büyük operasyonlara ihtiyaçların ortaya çıkması son derece sıkıntılıdır. Önlenebilecek bir olay olarak karşımızda duran bu soruna toplumun tüm bireylerinin dikkat etmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Sağlık ve esenlikler dileğimle.
YEMEK BORUSU KANSERLERİ
Geçen hafta yutma güçlüğü konusunda yazımızı yazmıştık. Bu konu içinde yemek borusu kanserlerinden kısmen bahsettik. Yemek borusu kanserleri günümüzde ciddi bir sağlık sorunu olarak karşımızda durmaktadır.
Yemek borusu kanserlerinin sebepleri arasında belirli bir sebep sayılamamaktadır. Doğal olarak beslenme şekli kanser oluşumunda önemli olarak yer almaktadır. Özellikle aşırı sıcak ve aşırı soğuk kullanımı zararlı olduğu belirlenmiştir. Erzurum bölgesinde kırklama şeker kullanımı ile çok fazla sayıda aşırı sıcak çay alımı nedeni ile yemek borusu kanserleri sık olarak karşılaşılmaktadır. Ayrıca sigara kullanımındaki fazlalık risk faktörleri içinde sayılmaktadır.
Akalazya adını verdiğimiz yemek borusu hareket kusurları grubundaki hastalık yemek borusu kanseri riski taşımaktadır. Reflü hastalığında yemek borusu alt uç kanserleri arasında risk oluşturan grupta sayılabilir. Reflü konusunu bir başka yazımızda ayrıntılı olarak belirteceğimiz için burada bu kadar bilgi ile yetineceğiz.
Yemek borusu kanserlerinden ne zaman kuşkulanmamız gerekli dersek yutma güçlüğü bu konudaki alarm bulgusudur dememiz gerekir. Ne yazık ki yutma güçlüğü yapacak kadar büyüklüğe ulaşmış bir kitle endoskopi ile saptadığımız zaman birçok yöne doğru büyümüş olduğunu bilmemiz gerekir. Japonya ve Çin gibi uzak doğu ülkelerinde yemek borusu kanserlerinin çok sık rastlanan tümörlerden olması nedeni ile sık yapılan endoskopiler ile yemek borusu kanserleri erken yakalanabilmektedir. Erken yakalanan olgular ise tedavilerinde yüksek oranda başarı elde edilebilmektedir.Bu olguların bazılarında operasyona bile gerek kalmadan endoskopik işlemler ile tedavi edilebilmekte bazılarında ise yemek borusuna içinden yapılan radyoterapiler ile kanser engellenebilmektedir. Tamamen yutması mümkün olamayan ve yutağın hemen sonunda yemek borusunun başlangıcında kanseri olan bir hastam, tanısı konulması sonrası radyoterapi (ışın tedavisi ) ile 5 yıldır sorunsuz yaşayabilmektedir. Bu tarzda başarı elde edilen pek çok hasta bulunmaktadır.
Yemek borusu kanserlerinde alarm bulgusu olarak bahsedebileceğimiz bulgulardan birisi de demir eksikliğine bağlı kansızlık olabilir. Diğer kanserlerde bahsettiğimiz gibi burada da demir eksikliğinin nereden kaynaklandığı araştırılırken yemek borusu kanserleri ile karşılaşabiliriz.
Önemli olan hastalarımızın yutma güçlüğü,yutmada takılma hissi yakınmaları iel karşılaştıklarında bunların önemsiz olduğunu düşünüp doktora başvuru sürelerini geciktirmemeleri gerektiğidir. Doktorlarında bu yakınma ile başvuran olguları yemek borsunun ilaçlı grafilerinden ziyade endoskopi ile muayene edilmeleri konusunda gerekli merkezlere başvurularını sağlamaları gereklidir.
Yemek borusu kanserlerinde cerrahi tedavide kitlenin cerrahi olarak çıkarılması prensibine dayanır. Sıklıkla cerrahinin uygulanmasının zor olduğu olgularda ise radyoterapi ve kemoterapi seçilebilmektedir.
Soru olarak gelen e-postalarımızı yanıtlayalım:
BD: Kolon kanserlerinde kemoterapi ne kadar başarılıdır?
Genellikle kolon kanserlerinde 3 evrede kemoterapi kullanılmaktadır. Mevcut ilaçların kullanımı ise özellikle sistemik olarak dağılmış olan kanser hücrelerinin ortadan kaldırılması prensibine dayanır. Tıbbın gelişmişlik sürecinde elde edilen ilaçlar ciddi oranda yarar sağlamaktadır. Esas ise kanserli dokunun mutlaka vücuttan uzaklaştırılması prensibine dayanır.
SY: Alerjik astımı olan kişinin gıda alerjisi riski var mıdır?
İki konuda farklı olmakla beraber alerjisi olan kişilerde astım ortaya çıkıyor ise bazı gıdalara karşıda alerji olabilir. Bunun en doğru belirlemesi kişi kendine dokunduğunu düşündüğü gıdayı aldığı zaman kendini kontrol ederek anlayabilir. Bu konuda yapılan teslerde tanıya yardımcı olabilir.
Sağlık ve esenlikler dileği ile.
Prof. Dr. Hakan Yüceyar
Celal Bayar Üniversitesi
Tıp Fakültesi İç Hast. AD.
Öğretim Üyesi
Sağlıklı günler dilerim.
Aşağıdaki formu doldurun, en kısa sürede size ulaşacağım.
Yorum Yap